31 Ağustos 2009 Pazartesi

Açtım kollarımı baharına
Sardım dünyamı dünyana
Yemeğine tuz oldum
Fazla gelince suyun oldum
Üzülünce mendilin, sevinince cilven oldum
Yolunu bekleyen bir kedi oldum
Sürünmek için bacaklarına
Ateşin çıktığında nemli bezin oldum
Tenine bulanmak için
Karşıdan gelen ihtiyar adam oldum
Elimden tutman için
Küçük bir çocuk oldum
Şefkatine maruz kalmak için
Okuduğun kitap oldum
Gözlerine bakmak için
Kışları battaniyen oldum
Bedenini ısıtmak için
Yazları bezden elbisen oldum
Sıcaklığını almak için
Bastığın toprak oldum
İzini taşımam için
Aynadaki yansıman oldum
Hayalini kurmak için
Gölgen oldum
Yakınında durmak için
Doğmamış çocuğun oldum
Teninden hasıl olmak için
Zaman oldum
Akıp gitmen için
Galiba ben sana aşık oldum
Çekip gitmen için...

30 Ağustos 2009 Pazar

Yazın son demleri, gelir sonbahar esintisi...
Kısık sesli ağustos böcekleri, kaybetti hazirandaki neşesini
Şehir kalabalığa hazırlandı, yollar ayak seslerine
Sıcaktan boynu bükülen ağaçlar,özledi yağmurun serinliğini
Hafif kamburlu yaşlı bir çift,gülerek geçti bir patikadan
Üstelik ikisi de ölüme bu kadar yakınken;
Sürüyerek ayaklarını çaylarını içmeye gitti.
Kirpileri bir telaş aldı,karıncalar mesai bitimine hazırlandı
Sokak lambalarına aşk şarkıları söyleyen bir deli;
Üstü başı tertemiz, evden yeni çıkmış besbelli!
Kimbilir kaçıncı vurgununu yedi.
Ayrılık sesleri geldi sahilden
Çakıl taşları yoruldu aşka isim vermekten
Kumlar yalnızlığına döndü, sildi ayak izlerini
Lunaparklar kapandı teker teker, çocuklar azaldı sokaklardan
Çöpler dolmaya başladı,apartmanlarda ışıklar arttı
Yaşam,akmak için bir başka mevsime yol aldı.
Lanet olsun bu dünyaya
Kilitledi beni çıkmazlarına
Kaçtıkça korkularımdan
Yenileri çıktı karşıma
Sanki bana düşman
Oysa ben ona hayran
Bellesede gençliğimi
Elleyemez çocuk yüreğimi
Bedelini ödetti
İki saniyelik neşenin
Nasır tuttu yüreğim
Esiri oldum beklemenin
Niyetim büyük
Hazımsızım gövdene
Eksiltemeyeceksin beni
Katamayacaksın da peşine
Herkesden herşeyi alırsın
Karşılığında tatminsizlik verirsin
Dokunamadığın tek yere
Ağır yükler bindirirsin
Sen döndükçe,ben dursamda
Sen vurdukça,ben kaçsamda
mevsimlerini üzerime salsanda
toprağına katmak için uğraşsanda
son nefesime kadar çocukluğum benimle
kastın vız gelir,yoksay beni en güzeli...

28 Ağustos 2009 Cuma

Arkanı dönüp gitseydin
Belki de gitmezdin
Acınası halimi görüp
İçinde kalan azıcık sevgiyle
Sevmeye devam ederdin
Çocuk gibi sevinir
Sarılıp uyurdum ozaman
Sabah yüzüne öpücükler kondururdum
Sessizliğim bozulurdu
Evdeki eşyalar mutlu olurdu
Ansızın sekerdim yolun ortasında
En sevmediğime bile selam verirdim
Nefret ettiğim tüm şarkıları söylerdim
Başkalarının yanında başka yerde olurdum
Her çalan telefonu adınla açardım
Ağlayanları güldürür ,dilencilere para verirdim
Akşam eve dönmeyi iple çekerdim
Artık bir yerine iki ekmek alırdım
Her seferinde bakmadan geçtiğim çiçekçi kadından
bir demet gül alırdım, anlardı saffetimi
Bu defalık benden olsun derdi
Boş defterleri acılarımla doldurmazdım
Kısacası bana çok iyi gelirdin
Ama sen gitmeyi tercih ettin

26 Ağustos 2009 Çarşamba

Aşk bedende saklı değil ruha sarmak lazım duyguları
Beklemediğin bir anda tutar düşmeni engeller
Tam gözyaşın yüzünden aşağıya doğru salınırken
Sarılır sana sımsıkı akıtır o da gözyaşlarını
Rüzgarın olur eser etrafında,güneşten daha yakındır
Üşürsen açar üzerinde, anne karnındaki mutluluğu verir
Paylaşmak istersin herkesle ama paylaşamazsın
Bu mutluluk yalnızlığı acı verir
Büyüyü bozmaya gelenler olur arada kendinden şüphen olmasada
Bir başka göz ,bir başka ruh çeksede seni kendi zehrine
Toprak olan sevdalıların tılsımından alır gücünü
Tekrar çeker kendine
Senin yanındayken bile hatırlanmak ister
Hatırlamayı unuttuğunda gitmek ister
Bir gün gelecek, sen olmayacaksın
Ya da ben olmayacağım
Birimiz muhakkak vedasını yapacak
Aynı anda veda etsek olmaz
Birimizin özlemesi şart
Acıyı kim yaşayacak o zaman
Kim vuracak içkiye, sigaraya kendini
Kim olur olmadık yerde delirecek
Aklını kaybedeni kim oynayacak
Bana bakma sensizliği oynayamam
Atarım bir yerden kendimi sana gelirim hemen

24 Ağustos 2009 Pazartesi

Sonsuzluğa akıp giden bir düş gibiyim
Düşlerde yoğrulmuş bir masal
Karanlığın içinde bir atmaca!
Varolmak yok olmak gibi
Saydım kendimi sabaha kadar
Sonsuza giden sayılar dizesinde
Noktalı virgül cümlelerde noktaya ulaşamadım
Kesin olan birşey varsa
O da belirsizliğidir yaşamın...

19 Ağustos 2009 Çarşamba

allahım ya canımı al ya da acımı
kesmiyor hiç kimse sancımı
giden gidiyor
kalanlar zamanı dolduruyor
elde kalmadı tutulacak birşey
nefesimden başka

her gece ağlamak adetim oldu
her günüm yalan doldu
rüyalarımda mutluyum
sevdiğime dokunurum
azaldıkça ona yaklaşmak
tek hedefim oldu

3 Ağustos 2009 Pazartesi

Her geçen gün yalnızlaşıyorum
Sessizliğime alışıyorum
Geceyi dost yapmışım
Karanlığa saklanıyorum
Karşımda duran duvara
Sırlarımı fısıldıyorum
Dışardan bakınca maviye
İçerdense katıksız bir zifte dönüşüyorum
Ağlayınca gülüyor gözüküyorum
Karnıma yumruğu yerken alay ediyorum
Üstüme binene hoşgeldin diyorum
Altımda kalana nefes veriyorum
Kaç cana mal olmuşum bilmiyorum
Ya da kaç cana naçar
Ezan sesini duyunca ürküyorum
Allahım, bedenime kattığın ruhu
Senin emrine veriyorum...